“Ey insanlar, Allah’a muhtaç olan sizsiniz!”

Yaşlı dünyamızı bekleyen küçük kıyametle ilgili Amerika’nın Savunma Bakanlığı’nın hazırlattığı raporda insanlığı bekleyen felaket senaryoları yayımlandı.

Küresel ısınma bir süredir dünya gündemini meşgul ediyor. Teknolojinin doğal sonucu olarak havaya salınan bazı gazlar yeryüzü atmosferinde “sera etkisi” adı verilen bir ısınmaya neden oluyor. Başta klorofloro karbonlar ve tüketilen yakıtlardan havaya salınan zehirli gazlar sadece havamızı kirletmekle kalmıyor. Aynı zamanda, evrende insanın bilinen tek misafirhanesi olan dünyamızı da tehdit ediyor.

Bunun sonucunda iklimler değişiyor, atmosferi oluşturan gaz tabakaları zayıflıyor hatta yırtılıyor, ilahi bir dengede duran küresel ısı artıyor?

Pentagon’un gizli raporunu okumuşsunuzdur. Esasen bu rapor bir müddetten beri kamuoyundan gizleniyordu. Fakat sonunda nasıl olduysa dünya kamuoyuna duyuruldu. Amerika’nın Savunma Bakanlığı’nın hazırlattığı rapora göre, bu gidişle dünyayı 2020’de bekleyen felaketin bazı sonuçları şöyle:

–  Küresel ısınmadan mütevellit kutuplardaki buzlar eriyecek. Bu erimenin şiddetine göre dünyanın kıyı şeritlerindeki kentler sular altında kalacak. Mesela, bugünkü Hollanda’nın büyük bir miktarı suya gömülecek. Bundan dolayı büyük göç dalgaları yaşanacak.

–  İklimler değişecek. Bugünkü İngiltere’nin iklimi Sibirya ile eşit hale gelecek. Sıcaklık 16 derece düşecek. Kışlar aşırı soğuk, yazlar aşırı sıcak geçecek. Bu dünyada küresel bir kuraklığa neden olacak. Savaşlar ideolojik ve kültürel olmaktan çıkıp açlık savaşlarına dönüşecek. Açlıktan kitlesel ölümler olacak. Rakam yaklaşık 1.5 milyar olarak hesaplanıyor.

Rapordaki felaket senaryoları böyle sürüp gidiyor. Buraya kadar okuduklarımız bile bize çok şey hatırlatmaya yetiyor. Mesela, Güney Arabistan’da kurulan dillere destan, kalıntıları bugüne kadar gelen, efsanevi bağlarıyla, yüksek ve devasa sütunlarıyla ünlü İrem’in sahibi muhteşem bir uygarlık olan Âd Uygarlığı’nı. Kur’an, Allah’a karşı küstahça başkaldırıya dönüşen bu uygarlığın nasıl helak edildiğini 7 ayrı yerde kimi zaman ayrıntılar da vererek anlatır.

Yine Güney Arabistan’daki Sebe Uygarlığı. Herodot’tan Philiny’ye kadar kadim tarihçilerin tümü 1000 yılı aşkın bir zaman boyunca tüm dünyanın kaymağını yiyen ve Baharat Yolu’nun banisi bu su uygarlığının görkeminden söz ederler.

Kendi sahte cennetlerinde zevk ve safa içinde yaşayan Sebeliler de kendi saadetlerini diğer kavimlerin felaketleri üzerine bina etmişlerdi. Yapımı M.Ö. 1000’lere kadar giden Me’rib barajı bugünün ölçülerine göre dahi küresel ölçekte bir proje sayılır. İşte bu baraj sayesinde çölün ortasında var ettikleri cennetin nasıl birden her şeyi yok eden bir cehenneme dönüştüğünü gördüler. İlahi kelam “bir efsaneye çevirdik” diyor. Ve arkasından ekliyor: “Biz nankörlük yapanlardan başkasını hiç cezalandırır mıyız?” (34.17)

Siz buna Semudluları, Hicr ve Eyke ahalisininin başına gelenleri, fuhşun çılgınlığa dönüştüğü Sodom ve Gomore’nin feci akıbetini de ekleyin?

Allah’a karşı küstahlaşan her toplumun, her devletin, her uygarlığın akıbeti aynıdır: Helak olmak. Bu helakin binbir çeşidi var. Kimi tabii felaketle, kimi ekonomik krizle, kimi siyasal krizle, kimi terörle, kimi de ahlâki krizle?

Ama modern dünyanın felaketi çok daha farklı olacak. Çünkü dünya tarihi, sapmanın böylesine az şahit oldu. Her çağda haddini bilmez bireyler, toplumlar ve uygarlıklar oldu. Ama bu çağın uygarlığı kadar küstahlaşanına az rastlandı. Allah’ın misafirhanesinde konuk olduğunu unutarak haneyi harap etme konusunda bu kadar “gelişmişine” dünya ilk defa şahit oluyor. İnsanlığın, Peygamberlerin ve vahyin çağrısına kulak vermekten başka çıkış yolu yok.

“Ey İnsanlar! Allah’a muhtaç olan sizsiniz, ama O, hiçbir şeye muhtaç değildir.”

(Fatır, 15)

 

Yorum Yaz