Güç ahlakı ve yeni oryantalizm

“Basiretin elinde yeterli güç olmasa dahi, ahlaki davranışta yükselme olur; fakat bu yaşayan bir medeniyetin temellerini atmaya yetmez. Aynı şekilde, güç ve iktidar basiret ve ahlaktan yoksun olursa, bu insanlık için yalnızca felaket getirir.”

Bu sözler şair filozof Muhammed İkbal’e ait. Bu kerametvari bir öngörü. Dünya İkbal’in haber verdiği “felakete” doğru son sürat gidiyor. Sebebi belli: Dünyaya hükmeden gücün ahlak ve basiretten yoksun olması.

Güç, para, iktidar?

Şeytan ve dostları en çok bu üç kelimeye kulak kabartırlar. Şeytan ve dostları en çok güç, para ve iktidarın olduğu yerde yoğunlaşırlar. Bu üçünün bir araya geldiği yerleri mesken edinir, insanları bunlarla ayartır ve saptırırlar.

Ahlak da, insanda ahlakın menşei olan vicdanı inşa eden din ve iman da en çok bunların bir arada olduğu yerde lazımdır. Ahlaksızlığın en zararlısı, gücün ve güçlünün ahlaksızlığıdır. Güçsüzün ahlaksızlığının zararı kendinedir. Güçlünün ahlaksızlığının zararı gücünün yettiği herkesedir.

Kur’an’da verilen Karun örneği, paranın ahlaksız kalınca sahibini ne hallere düşüreceğinin ibretlik öyküsüdür.

Yusuf örneği, iktidara taşınan ahlakın ne muhteşem sonuçlara imza attığının kıssasıdır.

Kehf suresindeki Zülkarneyn örneği, bilgelikle gücün birlikteliğinden doğan adalet ve hikmetin meselidir.

Dünyayı hegemonyası altına alan mevcut küresel güç, herkes tarafından anlaşılmıştır ki, basiretsiz ve ahlaksız bir güçtür. Bu gücü ortaya çıkaran çağdaş uygarlık, çoktan girdiği değerler krizinden çıkamayacağını belli etmiştir. Bunun için de “değer” açığını “güç gösterisiyle” bastırmaya çalışmaktadır.

Bu küresel gücün ahlaksızlığından en çok etkilenenler Müslümanlardır. Çünkü bu güç onları “tehdit” ilan etmiştir. Müslümanların küresel güç karşısında ne askeri, ne teknolojik, ne siyasi ne de ekonomik açıdan tehdit oluşturmadıkları o kadar ortada ki, bunu ispata gerek bile yok.

Peki o zaman nedir sorun? Elbette, onların inanç sistemi olan İslam’dır. İslam’ın mensuplarını motive etmedeki başarısıdır. En zor zamanlarda, mensuplarını medeniyetin kurucu öznesi kılma istidadıdır.

Diyelim ki küresel ahlaksız güç, Toynbee’nin dediği gibi girdiği krize İslam’dan çözüm aramadı. Bunu ya Hz. İsa’nın manevi mirasını ancak paganlaştırdığı zaman kabul eden Roma gibi yapamadığı için, ya da İslam buna müsait olmadığı için yapamadı. Bari İslam’ı rakip ilan etseydi ya. Doğrusu eğer bu gücün ahlakı olsaydı, bu rekabet hoş da olurdu.

Küresel ahlaksız güç İslam’ı “rakip” ilan etmek yerine “hasım” ilan etti. Kendisi için “alternatif” olan İslam’ı, “tehditleştirici” bir söylem geliştirdi. Bu tüm saldırının İslam’ın imajına yönelik olacağının gerekçesiydi. Çünkü girilen değer krizinin farkına varan sancılı ve bilinçli bireyler, kendilerine yeni değerler sistemi aramaya başladıklarında uğramadan geçemeyecekleri bir duraktı İslam. Nitekim Avrupa ve Amerika’da İslam’ın yayılış trendi, daha da önemlisi onu kabul eden insanların profili, İslam’ın bağrında barındırdığı potansiyelin göstergesiydi.

İslam’a öyle bir imaj giydirilmeliydi ki, bu onun tüm cazibesini yok etmeliydi.

İslam’ın imajını bozmak için “terör”den daha kullanışlı bir araç bulunamazdı. İşte son yıllarda olan biten bundan ibarettir. Aslında dün oryantalizmle yapılmaya çalışılan şey bugün “terörle” yapılmaktadır. Başka bir ifadeyle küresel gücün Müslüman dünyayı terörize etmesi, oryantalizmi ahlaksız gücün zoruyla yeniden üretmesidir.

Bu nedenledir ki İslam’ı terörle Müslüman’ı teröristle aynılaştırmak, oryantalizmin son numarasıdır. Ve bu oryantalizm dünkü gibi kalem ve kağıtla değil kamera ve ekranla yapılmaktadır.

Nasıl eski oryantalizm kedisine topraklarımızdan işbirlikçiler bulmuşsa, yeni oryantalizm de işbirlikçiler bulacaktır.

Falanca terör örgütü, feşmekanca taşeron yapı mı?

Onlar sadece birer silahtırlar, eline geçirenin tetiğine bastığı silah. Yeni oryantalizmin terörize ettiği bu Müslüman çocukları neye benziyor biliyor musunuz? Tıpkı “Onların her şeylerini mahvettik” diyen eski oryantalizmin elindeki el yazması İslami metinlere. Eski oryantalistler bizim metinlerimizi bize karşı kullanarak eski sömürgeciliğin keşif kolu olarak istihdam ettiler. Yeni oryantalistler bizim çocuklarımızı bize karşı kullanarak yeni sömürgeciliğin keşif kolu olarak istihdam ediyorlar.

Eski oryantalizmin iğfal ettiği zihinler eliyle açılan yaraları saramadan, şimdi de yeni oryantalizmin iğfal edeceği zihinler eliyle yeni yaralar mı açılacak bağrımızda?

Yorum Yaz