Bedevice bir putlaştırmaya Nebevice bir karşı duruş

Dört yazıdır devam eden “biz”e ilişkin istiğfar makamındaki özeleştirimi, bütün bu yazıları bana yazdıran problemlerin temelinde yer aldığını düşündüğüm “putlaştırma” konusundaki bir yazıyla bütünlemek istiyorum.

Bu süreçte ne demek istediğimin, endişelerimin ve sancılarımın niteliğinin, bu köşenin aklını kiraya vermemiş basiretli okuyucusu tarafından çok iyi anlaşıldığına inanıyorum. Gerisi lâf u güzaf…

Bu yazıyı, şu anda yazmakta olduğum Üç Muhammed isimli kitap çalışmamın notlarından kotarıyorum. Bir gazete yazısında çok gerekli olmadıkça referans notlarının yer almasının şık düşmediğini ben de biliyor olmama rağmen, bu yazı bir istisna teşkil edecek.

Tüm vahiy tarihi ve onun taşıyıcısı olan kutlu peygamberler, insanoğlunun en eski zaafı olan putlaştırmaya karşı, istisnasız ve ödünsüz bir savaş yürütmüşlerdir. Çünkü Allah bunu onlara birinci görev olarak vermiştir. Muhtemelen şöyle bir soru sorulabilir: Allah, insanoğlunun putlaştırmasından zarar mı görüyor ki, elçilerine bununla savaşmayı birincil bir görev olarak veriyor?

Hayır, insanoğlunun olumsuz hiçbir tavır ve davranışından Allah’ın zarar görmesi söz konusu olamaz. O halde geriye tek şık kalıyor: İnsanoğlunun putlaştırma zaafından zarar gören yine insanın kendisidir. “Peki bu nasıl bir zarardır?” sorusunun cevabı, sırf başlıklarıyla dahi bu köşenin sınırlarını aşar. Ama birçok zararları yanında belki bir numaralı zararı, insana bahşedilen en büyük nimet olan “akla ihanet” olmasıdır. Bunu Kur’an aracılığıyla da öğrenebilirsiniz. Kur’an, başka hiçbir zümre için kullanmadığı en sert ifadeleri putlaştırma suçunu irtikap edenler için kullanır: “Pislik, murdar” (neces, rics). Kur’an bu sert ifadeleri bir zümre için daha kullanır. Evet, tam da tahmin ettiğiniz gibi: “Aklını kullanmayanları O, pisliğe mahkûm eder.” (Yunus, 100) Kur’an açıkça gösteriyor ki; tüm putlaştırmalar, aklını kullanmama sonucu ortaya çıkan sapmalardır.

Peygamberler, sadece taşın, toprağın, gök ve yer cisimlerinin, somut ve soyut varlıkların, şeytan ve şeytansı liderlerin putlaştırılmasına karşı mücadele etmemişler; azizlerin, velilerin, diğer peygamberlerin ve en önemlisi kendilerinin putlaştırılmasına karşı da ödünsüz bir mücadele vermişlerdir.

Alın, Hz. Peygamber’in şu uyarısına bakın:

“Beni de, Meryem’in oğlu İsa’yı yüceltip uçurdukları gibi yüceltip uçurmayın. Ben yalnızca bir kulum. Deyin ki: Allah’ın kulu ve rasulü.” (Buhari, Hudut, 31 vd.)

O, Nuh, Lut, Hud, Salih kavimleri gibi putlaştırıcı toplumların “insan” peygamber yerine hep “melek” peygamber istediklerini Kur’an’dan öğrenmişti. Onların bu isteği aslında amiyane bir tabirle “topu taca atmaktı”. Peygamberi yüceltme adına hayattan dışlayan Hıristiyanların yaptığıyla, peygamberlerini taşlayan Yahudilerin yaptıkları aynı kapıya çıkmıyor mu? Sonuçta her iki sapma da, “örnek insanı” aklın ve hayatın kapsama alanı dışına çıkarmış oluyor.

Kur’an’ın dediği gibi İsa (a) “beni putlaştırın” demedi, fakat onun takipçileri olduğunu iddia edenler, onu “insanoğlu İsa” olmaktan çıkarıp putlaştırdılar. (Maide, 116-117)

Onlar gerçekte İsa balına konan sineklerdi. İsa satarak geçindiler ve adına da “sevgi” dediler. Bu yüce peygamberi putlaştıran ilk isim olan Tarsuslu Pavlus hakkında kendisi de bir Hıristiyan olan Hıristiyan ilahiyatçısı W.H. Frend şöyle diyor: “Pavlus bencil bir adamdı; dâhi idi belki, fakat güvenilir değildi. Pavlus’un ellerinde Rab Mesih, imanla tanınacak Tanrı-insan, şakirtlerinin tanıdığı ve hatırladığı Nasıralı Peygamber’in yerini aldı.” A.Altındal onun için “Pavlus hileli mantık yardımıyla tektanrıcılık tarihindeki ilk kayıtlı çifte standartçılığın yaratıcısı oldu” der. (Üç İsa)

Tüm putlaştırmacılar bir parça Pavlus değil mi? İsa’yı sevme adına tarihte İsa’nın getirdiği vahye en büyük ihaneti yapmış olan bu isim, İncillerin ardına eklenen mektubatında kendisini şöyle savunuyordu: “Ve Yahudileri kazanayım diye Yahudilere Yahudi gibi davrandım; kendim şeriat altında olmadığım halde şeriat altında olanları kazanayım diye…” (Korintoslulara Mektup)

Evet, gördüğünüz gibi Pavlus’un niyeti temiz(!) İnsanları “İsacı” yapabilmek için, bir başka ifadeyle “davaya adam kazanabilmek için” girmediği kılık kalmıyor.

Bizde de Hz. Peygamber’e aynısını yapmak isteyenler çıktı. Öyle ki, bunlar içerisinden Peygamber’i yüceltme adına Kur’an’ı tahrife yeltenenler bile oldu. “De ki: Ben de sadece sizin gibi bir insanım” (Kehf, 110) anlamındaki ayetin başındaki “sadece” anlamı veren “innema” edatını çözüp “inne” ve “ma”yı birbirinden ayırıp ilgi zamiri olan “ma”ya olumsuzluk edatı olan “ma” yerine koyarak ayeti tam tersi bir anlama taşımışlardı: “Şu kesin ki ben, sizin gibi bir insan değilim.”

Bilinen bir gerçektir ki, Hz. Peygamber daha hayatında bu tür bir koku taşıyan tavırlara en sert tepkiyi göstermişti. Şu örneklere bakın:

Osman b. Maz’un’un hanımı, Rasulullah’ın yanında seslerini yükselten insanları uyarmak için: “Yavaş olun! Aranızda geçmişi ve geleceği bilen biri oturuyor!” diye uyarınca, Hz. Peygamber çok sert bir ses tonuyla dizleri üzerine doğrulup: “Siz ne diyorsunuz? Vallahi ben yarın başıma ne geleceğini bilmiyorum” diye çıkışmıştı. Yine Hz. Aişe: “Kim Muhammed yarın ne olacağını bilir sanıyorsa şüphesiz o Allah’a büyük bir iftirada bulunmuş olur.” (Müslim, İman 287) O’ndan kıyametin ne zaman kopacağını soranlara, doğrudan vahiy cevap veriyordu: “Sen nerede, kıyametin vaktini bilmek nerede?” (Naziat, 43) diye. Haydi, kıyaslayın bakalım “şeyh uçmaz mürit uçurur” örneklerini!

Her tür putlaştırmanın bedevilik olduğunu İbn Haldun, Mukaddime’de ima ediyor. Peygamberler tarih boyunca hep medeniyetin kurucu öznesi olmuşlardır. Onların görevi sadece medenileştirmek değil, aynı zamanda bala oturan sinekleri de kovalamaktır. O sinekler ki, yalnızca tükettikleri temiz değerleri kirletmekle kalmazlar, “yüceltme” bahanesiyle o değerin ardına sığınıp putlaştırmaya karşı savaş açanlara çamur atarlar. Attıkları çamurları kendileri iade edesiniz isterler. Eğer siz yanılır yenilir de çamuru iade ederseniz, o çamur çamurcuya değil, ardına saklandığı değere gelecektir. Zaten amaçları da odur; o zaman sizi mahkûm etmek için yaygarayı basacaklardır.

Kur’an’da isimleri geçen Arapların taptığı Vedd, Suva, Yeğus, Ye’ug ve Nesr (Nuh, 23) isimli putlar, kimi müfessirlere göre İdris Peygamber’in havarileri olan salih zatlar imiş. Bu size, putlaştırma alanında dünle bugün arasında çok fazla bir şeyin değişmediğini göstermiyor mu?

( 12 Haziran 2000 )

 

Yorum Yaz