Ramazan’ın çekim alanına girerken

“Ramazan ayı öyle bir ay ki, insanlık için bir kılavuz olan, içerisinde yol gösterici ve hakkı batıldan ayırıcı apaçık mesajlar bulunan Kur’an o ayda indi.” (Bakara, 185)

Halkın dilinde Recep-Şaban-Ramazan için kullanılan “üç aylar” kavramı, “nassî” olmaktan çok “hissî” bir niteleme olsa da, aslına bakarsanız güzel bir hassasiyeti yansıtıyor. Peygamberimizin yaşam tarzının Müslüman halkların muhayyilesinde nasıl özümsendiğinin de bir göstergesi.

Kameri aylardan peş peşe gelen üç ay olan Recep, Şaban ve Ramazan ayları Müslüman halkımızın ortak hafızasında “üç aylar” olarak şöhret bulsa da, aslında Recep de Şaban da tüm kutsallığını ve bereketini en arkadan gelen Ramazan’dan alıyorlar.

Yani Recep de Şaban da Ramazan’ı haber veren aylar. Ramazan, içerisinde bir insan ömründen daha hayırlı bir gece barındıran ay. Ramazanı böylesine değerli, böylesine mübarek kılan şey hiç şüphesiz vahyin onda nazil olmaya başlaması.

Sahih sünnette Recep ve Şaban’a yapılan vurgunun mahiyetini iyice incelediğimizde görürüz ki, bu aylar Ramazan’a hazırlık aylarıdır. Efendimiz Ramazan öncesindeki bu iki ayı muazzam Ramazan’ın rahmet ve bereketinden azami istifadeyi sağlamak için ruhen, kalben, aklen, fikren, bedenen bir hazırlık dönemi olarak değerlendirmiştir.

Resulullah’ın Recep ayı girince yaptığı “Allahümme bârik lenâ fî recebe ve şa’ban ve belliğnâ ramazan” (“Allah’ım! Bize Recep ve Şabanı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur”) mevsuk duasından da açıkça anlaşılmaktadır ki, Recep ve Şaban’ın ayrıcalığı Ramazan’ı haber vermelerinden kaynaklanmaktadır.

Rasulullah Ramazan’a hazırlığa neden bu kadar önem vermiştir?

Bunun asgari iki nedeni vardır: Birincisi Ramazan’ın yüceliğini gönüllere hissettirmek, ikincisi ise Ramazan’ın bereketinden azami oranda yararlanmak için ona hazırlıklı girmek.

Ramazan öyle bir sultan ki, o gönüllerimize ve hayatımıza konuk olmadan gönüllerimizin bu şerefli konuğa hazır olması gerekiyor. Geçen zamanın getirdiği kirin, isin, pasın temizlenip kalp sarayının ayların sultanı olan Kur’an ayına hazırlanması gerekiyor. Her mümin, kendi gönlünü, Kur’an’ın nazil olduğu ilk gönle mümkün olduğunca benzetebilme, ona yaklaştırabilme çabası içerisinde olmalıdır. Ki Kur’an o kalbe de konuk olsun, manalarını o yüreğin sahibine de açsın.

Recep ayının girişiyle başlayıp Ramazan ayına yaklaştıkça artan bir nafile ibadet temposunu Resulullah’ın benimsediği, sahih sünnetten açıkça anlaşılıyor. Bu süreçte nafile oruçlarını, bizim “sünnet” adıyla kıldığımız nafile namazlarını artırıyor. Manevi ilgisini daha bir yoğunlaştırıyor. Resulullah’ın bu hali, “Ramazanın çekim alanına” girenlerin ne yapması gerektiği konusunda her mümin için örneklik oluşturuyor.

Bütün bunlardan anlaşılan o ki; Ramazan çekim gücü çok yüksek olan, zamana ilişkin manevi bir çekim merkezidir. Yani, özellikli ve yoğunlaştırılmış bir zaman parçasıdır. Onun çekim gücü o kadar yüksektir ki, ona duyarlı olan yürekleri daha iki aylık bir yoldan harekete geçirmektedir. Bu da Ramazan’ın çekim alanının çok geniş olduğunun göstergesidir.

Fakat onun çekim alanına girmek için tek başına Ramazan’ın çekim gücü yeterli olmamaktadır. Bunun sebebi Ramazan’ın yetersizliği değildir. Allah’ın irade için koyduğu yasalar gereğidir. Bu yasalara göre Ramazan’ın çekim gücü etkisini tıpkı bir mıknatıs gibi ancak cevher bulunan yerde gösterecektir.

O cevher iman ve inkarın makarrı, beden ülkesinin başkenti, yani insanın merkezi olan yürektir. İnsan kendi merkezi üzerinde bilinçli bir biçimde yoğunlaşırsa, kendini manevi bir disiplin altına alırsa, zamanın merkezinin çekim gücünü hissedecek ve o çekimin alanına gönüllü olarak girip payına düşen manevi rızkı tahsil edecektir.

Bu yazıyı yazdığım gün Beraet Kandili kutlanıyor olacak. Bu, Şaban ayının yarısında olduğumuzun habercisi. Yani Ramazan’a tam 15 gün kaldı. Beraet gecesinde olup biten özel bir şey yok. Efendimizden gelen rivayetlerin tümünü bir arada okuduğumuzda, şu sonuca varıyoruz:

Efendimiz Recep ve Şaban aylarını Ramazan’a hazırlık kabilinden daha yoğun bir ibadet temposuyla geçiriyor. Bu tempo Şaban’ın ortasına gelindiğinde daha da hızlanıyor. Beraet gecesi rivayetlerinin topyekûn bir okuması bize bu sonucu veriyor. Yani, merkezde Ramazan var. Bir tür ısınma turları mesabesinde. Recep ve Şaban’da artırılan nafileler, Ramazan misafirine yüreği hazırlamak için.

Yorum Yaz