UNESCO bu yazdıklarımla ilgilenir mi?

Olay şu: Birleşmiş Milletler’e ait bir kuruluş olan UNESCO, bu ülkeden birkaç sivil toplum örgütüyle birlikte okula gönderilmeyen kızların okutulması için bir kampanya başlatma kararı almış.

Buraya kadar her şey normal. Fakat devamı var. Bu kampanyada “ikna aktörü” olarak şov dünyasına mensup kimi bayanlar istihdam edilecekmiş. Mesela; bunlardan biri, geçen yılın popüler bir şarkı yarışmasında birinci gelen bir bayanmış. Bu bayanın TV’de yayımlanan klibinde Osmanlı sultanının haremi bir “fuhuş merkezi gibi” görüntülenmişmiş, vs.

Soru şu: Sizce bu üzüm yemeye mi, bağcı dövmeye mi dönük bir proje? Bu giyinik yeri açık yerinden çok daha az olan ve tenini kamuya açan bayan, kızlarını biraz da o bayan gibi olmasın diye okula göndermeyen ebeveynler üzerinde ne kadar etkili olur?

Son günlerin popüler konusu “töre cinayetleri”nin en çok işlendiği bölge, bu bölge değil mi? Sonra bölgedeki aile yapısı, sosyal ve kültürel doku, UNESCO gibi dünya kültürünü korumaya memur bir örgüt tarafından nasıl göz ardı edilir ve yok sayılır? Bu Avustralya Aborijinleri’ne, 3000 metrede yaşayan Guatamala yerlilerine bile yapılmazken, onların otantik kültürleri korunmaya çalışılırken, iş Müslüman Türkiye’nin doğusuna gelince, muhatapların kültür değerleriyle dalga geçercesine böyle bir şey nasıl yapılır?

Eğer komedi oynanmıyorsa, bu yapılan şaka olmalı.

Bu neye benziyor?

Mesela, kurt korkusundan sürüye çıkmayan bir kuzunun anasına kurdu iknacı göndermeye.

Kedi korkusundan deliğinden başını uzatamayan fareye yılanı elçi olarak göndermeye.

Bunu yapanlar kimler? UNESCO yetkilileriyle onları iğfal eden ve kendilerine Sivil Toplum Örgütü süsü veren resmi ideolojiye biatlı yerel değerlere hasım marjinal “anti-sivil toplum örgütleri”.

Bunların ne olduğunu biliyoruz. Bazı şubelerine gayrı meşru faaliyetler nedeniyle polisin baskın düzenlediği Atatürkçü Düşünce Dernekleriyle el ele kol kola güneydoğuya gidip oradan “devşirme” toplayan kafadarlar bunlar. Bu da Osmanlı’nın başını yiyen Yeniçeri Ocağı’nı ortaya çıkaran bir çağdaş “pençik oğlanı” uygulaması. Bir tür asimilasyon da diyebilirsiniz.

UNESCO gibi gerçekten dünyada saygın işlerin altına imza atmış bir eğitim ve kültür kuruluşu da bu devşirmeciliğe alet olacak. UNESCO’yu suçlamıyorum. Çünkü onlar bunu masum bir eğitim projesi sanıyor. Bilmemekte haklıdırlar. Fakat bu hem esastan, hem de usulden yanlış bir proje.

Böyle olduğu için de amacına ulaşması neredeyse imkansız bir proje. Yine kaynaklar birilerinin ideolojik takıntıları uğruna heba edilecek. Yine masum anne-babalar ve onların çocukları aldatılacak. UNESCO da böyle “hesaplı” bir uygulamaya alet olacak.

Bir çift söz de bu projede UNESCO’ya bilgi desteği sunması gereken hükümetin yetkili birimlerine: Bu işe lütfen el atın. Bu yanlışın bilginiz dahilinde yapıldığını düşünmek istemiyorum. Bu ülkenin çocuklarını ideolojik devşirme haline dönüştürecek art niyetli kişilere geçit vermeyin. Daha çok eğitim, daha iyi eğitim hepimizin ortak arzusu. Fakat bu arzuyu birileri istismar etmemeli.

Bizimkilerin kulakları sağır. Sahi, UNESCO’da duyan birileri var mı?

Yorum Yaz